Ana Dilde Terapi

Türkiye kökenli danışanlarımdan, oldukça sıklıkla, terapinin anadilde olmasının yapıcı etkilerini duydum. Bu yapıcı etkilerin kökleri sadece anadildeki iletişimin direkliğinde yatmıyor. Terapi sırasında kullanılan dilin anadil, yani annenin dili olması, sözcüklerin bilinç ve bilgi süzgesinden geçirilmeden, duygu dünyasından doğrudan gelmelerinin yanısıra; duyguların düşünce tartısına konulmadan sözcüğe dökülmesinin getirdiği rahatlık. Bireysel duygusal gerçekliğin gün ışığına çıkabilmesindeki kolaylık; hem danışmana hem de danışana, terapinin oluşmasında, ilerlemesinde ve sonuca ulaşmasında sayısız faydalar ve kolaylıklar sağlamaktadır.

Bu durum danışanların almanca diline hakimiyet düzeyleri ile doğru orantılı değildir. Danışanlardan bazılarının almancaları, dilbilim açısından, türkçelerinden çok daha güçlüdür ve hatta günlük hayatlarındaki etkin dilleri almancadır.

Buna rağmen, duygu dilinin annenin dili olması bu tür danışanlarımızın da duygu dünyalarını ifade dilini anadil yani türkçe tercih etme nedenleridir.